- Kategori
- Eğitim
- Okunma Sayısı
- 156
Eğitim Sistemi İçinde Koçluk-1
Dünyanın yüzü hep değişiyor,biz aynı kalabilir miyiz?
.J.Dewey ;”Bugünün çocuklarını , dünün yöntemleri ile eğitirsek, yarınlarından çalarız” der.
Bu söz eğitimin en kritik noktasının değişim olduğunun en güzel ifadesi. 13. Yy dan bize seslenen ve “Dünle beraber gitti cancağzım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.'' Mevlana “ diyen bir kültüre gözleri açan bizler için bu aslına bir yaşam felsefesi ve yaklaşımı olmalı iken.. “Yeni şeyler” in neresindeyiz sorusuna eğitim ekseninden bakmak ve sorgulamak istiyorum.
Yeni kelimesi TDK’da “Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan, En son edinilen, O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan” olarak tanımlanmakta..
Eğitim açısından yeni yaklaşımlar ve yenilikler bu kadar kolay olarak hayata geçirilemeyebilir belki ancak Bugünün çocuklarını dünün yöntemleriyle eğitmeye çalışmak ise Dewey’in ifadesine göre intihar olmakla beraber üzerimize ciddi sorumluluklar yüklemektedir.
Eğitime adım atan çocukların bize emanet olduğunu ve onların hayatına dokunan en önemli varlıklardan biri olan öğretmenlerin buradaki sorumluluğuna bakmak istesek ve sorsak,;
Öğretmenler kendilerini ne kadar yenilemektedirler ? Öğretmenler ne kadar yeniliğe açık?
Öğretmenler kendilerini geliştirip bugünün çocuğunu anlamak ve ona yararlı olabilmek için ne yapmakta, nasıl bir çaba içinde bulunmaktadır?
Eğitim camiasında pek çok yenilik, değişiklik ve yaklaşımlar meydana gelmekte ve bunların önemli kısmı teknolojik değişiklikler olduğundan öğretmenler bunlara zorunlu biçimde uyum sağlanmak durumunda kalabilmektedirler.
Bu durum sosyolojik bir olgu olan kültürel unsurların maddi kısmı tüm toplumlar tarafından daha kolay kabul edilebilirken, manevi kısmı için hep direnç oluşur ve bir zorlanma yaşanması bizim konumuz için de geçerlidir.
Akıllı takta ya da daha genel ifade ile eğitim teknolojilerinin kullanılmaya başlanması üzerinden daha 8-10 yıl geçmemişken bu kanıksanana ve olmazsa olmaz gibi algılanan önemli bir unsur ve öğretmenler bu eğitim teknolojilerine uyum sağlamak için kendilerini geliştirerek, daha doğrusu kendilerini güncelleyerek bu alanda çalışmaya devam edebildiler.. Belki daha yaşlı olup bu teknolojilere direnerek kendilerini güncellemeyenler ise sistem dışında kaldılar.
Eğitimin ana unsuru olan “insan” ise hem yapısı ve yaradılışı gereği, hem de ortam ve değişen koşullar gereği dünden farklı, yeni, başka, değişiktir.
Bunu dikkate almayan ve ben “yılların öğretmeniyim, her şeyi bilirim, öğrenmem gereken hiçbir şey yok “diyen bir öğretmen çok kısa bir süre sonra sistem dışında kalabilecektir.
Tasarı halinde olan ve yasalaşması çok yakın olan yeni performans düzenlemeleri konuşuluyor.
.
2014-2018 yılları arasını kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda öğretmenlik mesleğinin “kariyer gelişimi ve performansa dayanan bir yapıda” düzenleneceği kaydediliyor.. Yasayla birlikte, aday öğretmenler “performans değerlendirmenin” de bir kriter olarak etkili olduğu bir süreç sonucunda öğretmenlik hakkını kazanmış olacak. Performans değerlendirme sisteminin yaygınlaştırılması ve ücretlerin buna göre belirlenmesi hedefi sadece öğretmenlerle sınırlı değil, bir bütün olarak kamu emekçileri için bir dönüşüm hedefleniyor.
Bu düzenlemeler sonucu öğretmen; hem veli, hem öğrenci hem de okul yönetimi tarafından değerlendirileceğinden öğretmenlerin kendilerine “format” atmaları için arayışlar içine girmeleri ve seçenek yaratmaları söz konusu gibi gözükmektedir.
Bu bağlamda ülkemizde son 15 yıldır tanınan son 7-8 yıldır daha çok bilinen ve pek çok alanda kullanılan koçluk sistemi işe yarar gözükmektedir.
Koçluk ile 8 yıl önce tanışmış bir eğitimci olarak ilk anda duyduğum heyecanı hala hatırlıyorum. Koçluk öğretmenler için çok gerekli demiştim o zaman. .Aynı düşüncem güçlenerek devam ediyor.
Neden böyle düşündüm?
Bunu da diğer yazımızın konusu yapalım…
Koçluk hakkında daha fazla bilgi için;
Abdülkadir Güler bu blog'u önerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder