29 Eylül 2014 Pazartesi

İstanbul’da fizik muallimi Gökhan Aldemir, titreşimi basınçla enerjiye dönüştürme projesiyle kalplere dokundu.

Elektriği kalpten üretecekler

29 Eylül 2014 Pazartesi 11:07

İstanbul’da fizik muallimi Gökhan Aldemir, titreşimi basınçla enerjiye dönüştürme projesiyle kalplere dokundu.

Elektriği kalpten üretecekler
Proje Dünya Kalp Günü haftasında bilhassa yürek pili ile yaşama tutunanlar için ümit ışığı doğurdu.
Kalp pillerinin boşalan bataryalarını, kalbin ritimlerinden elde edilecek enerjiyle üç kat artırmayı amaçlayan proje TÜBİTAK’tan mükafat aldı, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ile protokol imzalandı. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Dikmengil de, henüz Ar-Ge aşamasında olan projeyi değerlendirerek, “Kalbin kendisinden yahut aortun duvarından bir elektrik elde etmek olası olursa bu tıpta diğer uygulamaların da önünü açar” diye söyledi.
Amerikalı ve Çinli ilim adamlarının üzerinde çalıştığı piezoelektrik yani basınç altındaki enerjiyi kullanabilmeyi amaçlayan metot 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde Türkiye’de fizik muallimi Gökhan Aldemir ile Ar-Ge aşamasına ulaştı. Aldemir, yüksek lisansını yaptığı İstanbul Aydın Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zafer Utlu’ya ait olan cep telefonunun şarjından elektrikli vasıta üretimine kadar yedi ayrı kullanım alanı oluşturan fikri yol haritası edindi ve projesi ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK Marmara Teknokent Girişimcilik Ödülü yarışmasına başvurdu. 500 proje arasında 30’a kalan ve beşinci seçilerek 25 bin TL yatırımcı destek sermayesi almaya adalet kazandı.
“ANJİYODA DA KULLANILABİLİR”
Dünyada benzeri uygulamaların laf konusu olduğunu ancak sistemin şu anne kadar gövde içinde kurşunsuz olarak kullanılabilirliğini öngören bir çalışmanın olmadığını belirten Gökhan Aldemir, projenin sadece yürek pillerinin bataryaları için değil anjiyo yönteminde de kolaylık oluşturulabileceğini açıkladı.
Aldemir, “Kalp atış ritmi, yürek kaslarının kasılıp gevşemesi sırasında ortaya çıkan enerji nano boyuttaki pieozo elektrik kristalleri tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülecek ve o da şarj edilebilir pile yönlendirilecek ve bu sayede şarj edilebilir pilin ömrünü 2-3 kat arttırmayı hedefliyoruz. Ayrıca anjiyo sırasında kanın akışını ya da nabzın denetim edemediği durumlarda da piezoelektrik yerleştirebilirsek nano boyutta o damarın atışını bulup anjiyo ameliyatlarında da durumu kolaylaştırabilir. Bu da dünya tarihinde ilk olacak” diye söyledi.
“AB’DE PAZAR PAYI ELDE EDİLEBİLİR TÜRKİYE’DE İKİ ATATÜRK BARAJI KURULABİLİR”
Aldemir, 12 ay sonunda atik üretime geçmesi durumunda iktisat alanında mühim katkılar sıhhat sektöründe ise ağırbaşlı hizmetler içermesi beklenen projenin Türkiye’nin 2023 hedefini 5 sene öne çekebileceğini öne sürerek şunları dedi: “Örneğin kundura topuğuna koyuyorsunuz ve topukta daimi bir basınç uygulanıyor. Orada üretilen elektrikle cep telefonu şarj edilebiliyor.
Türkiye’de 45 milyona yakın cep telefonu kullanıcı mevcut. Bu sayede şarj edilebilmesi durumunda kabaca iki Atatürk Barajı kurtarılabilir. Özellikle petrol ve fueloil denilen Türkiye’nin cari aleni konusunda beli büken bütün konular ağırbaşlı şekilde çözülecek ve ekonomiye yüzde 10 katkısı olacaktır. 12 ay sonunda 7 ayrı kullanım alanında atik üretime geçirdiğimiz takdirde Avrupa Birliği’nde fazla ağırbaşlı bir pazar payımız olacak. B da 2023 hedefinin minimum bir beş sene geriye çekmek demektir.”
“TIPTA BAŞKA UYGULAMALARIN DA ÖNÜNÜ AÇAR”
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof.Dr. Murat Dikmengil projenin yaşama geçtiği takdirde adam vücudu içinde kullanılabilirliğine ilişkin yaptığı değerlendirmeyi elektrikli bisiklet ve taksiyle örneklendirdi.
Prof. Dikmengil; "Olayı elektrikli bisiklet ya da elektrikli taksi ya da hibrit taksi gibi düşünmek lazım. Yani nedir elektrik hareketi başlatıyor ama daha sonra o hareketin ürettiği elektrik yine o harekete katkıda bulunuyor. Hadise bu. Vücutta kullanılan elektrikli pek fazla aygıt mevcut. Tabii ki bateri ile kullanılan cihazlarda baterinin ömrü ile yaptığınız iş sınırlıdır dolayısı ile buna yapılacak katkı o olayın ömrünü daha sağlıklı ve daha uzun bir hale getirir. Bu pillerin baterilerinin boşalması ne kadar kullanıldığına bağlıdır. Kalbin kendisinden yahut aortun duvarından bir elektrik elde etmek olası olursa bu tıpta diğer uygulamaların da önünü açar” diye söyledi.
“KALPTE MUAZZAM BİR GÜÇ VAR”
Prof. Dikmengil, yeterli oranda kanın pompalanmadığı takdirde yürek pillerinin yüksek enerji ve elektrik akımı gerektirdiğini bunun da gövde dışında bir kablo yöntemi ile sağlandığını ancak risk faktörünün göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekti. Kalbin adam vücudu arasında mühim kuvvetli bir adale olduğunu ifade eden Prof. Dikmengil, şunları dedi: “Kalp mükemmel bir pompa. Örneğin 70 kilo bir adam 350 gram kalbi olur ve her dakika 5 litreye yakın kan pompalar. Ama bu rakamın altına düşerse yavaş yavaş yürek yetmezliği de başlar. Biz bunu ilaçlarla, gerekirse ameliyatlarla tedavi ederiz. Ama bunlarla beceremez isek o vakit kalbi takviye edecek muhtelif cihazlar gerekebilir. Bu cihazların bir kısmı da aortun içine yerleştirilir ve elektrikle çalışır. Bunlar fazla yüksek enerji ve elektrik gerektiriyor. O elektrik dışarıdan bir kablo ile bu makineye iletiyorsunuz. O da bir enfeksiyon giriş yolu. Eğer bunun kaynağını siz gövde içinden temin edebilirseniz kullanımı fazla kolaylaşır. Böyle bir gövde içinden elektrik temini bu ameliyatların da yeniden önünü açar. Faydası olur mu olur. Siz elektriği üretin onun kullanılacağı alan fazla çok. Muhakkak ki fazla faydası olur. Kalp fazla kuvvetli bir adale kalbin hareketinden bunu yapmaya çalışmak lazım. Aort, ondan çıkan anne damar fazla kuvvetli basınç değişiklikleri mevcut. Ondan istifade etmek lazım ağırbaşlı bir araştırma gerektiriyor. Kalpte muazzam bir kuvvet mevcut.”
İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Osman Nuri Uçan da asıl amaçlarının üretmek ve devam ettirmek olduğunu kaydetti. Mühendislik Fakültesi Makine Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zafer Utlu da piezo elektrik mantığının basınç altında potansiyel ayrım oluşturarak biriken enerjinin kullanılması olduğunu ifade ederek laf konusu projenin Ar-Ge aşamasını tamamlamasının ardından vasıta içi aydınlatmadan birçok alanda da hizmet verebileceğini düşünerek harekete geçtiklerini aktararak şunları dedi: “ İnsan vücudu ile yoğunlaştırmak istedik. İnsan vücudu içinde yürek hareketleri ile enerji depolanabilir mi diye düşündük ve yürek atışlarında bir enerji açığa çıkma durumu laf konusu.” İstanbul Aydın Üniversitesi -Sanayi İşbirliği Koordinatörü Sinem Ucal Cepni de, literatür taraması yaptıklarını ve laf konusu projenin ‘kurşunsuz’ olmasının uluslararası arenada hem daha ucuz hem de yüzde 30 verimliliği arttırdığını dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder