31 Ocak 2015 Cumartesi

MİNİK ASİSTANLARİMLA PROJELERİMİZE SON ŞEKLİNİ VERMEK İÇİN HEYECANLI BİR TOPLANTI HALİNDEYİZ!

PROJE EKİBİ
Proje Ekibi yarışma için günler öncesinde çalışmalarına başladı.
Proje Ekibi Der ki;
Biz ve bizim gibi projelere sahip arkadaşlarımızın da projelerini hayata geçirebilecekleri bir proje merkezi kurulması konusunda desteğinizi bekliyoruz. Ülkemizin bilimsel çalışmalarda daha üst sıralarda yer alması için çalışıyoruz ve bu anlamda üzerimize düşenleri fazlası ile yerine getirmek için var gücümüzle çalışacağımızın sözünü daha şimdiden veriyoruz.

MİNİK ASİSTANLARIMIN PROJELERİ. ONLAR YAKIN ZAMANDA BİLİM İNSANI OLACAKLAR!!!

DİĞER PROJELER
AHMET YİĞİT BAŞOĞLU
1-      Madende Çalışan İşçilerin, Kazalara Karşı Koruyacak Elbise Projesi:  
               Madenlerde yaşanan ve ölümle sonuçlanan kazalardan madencileri koruyacak ve         hayatta kalmalarını sağlayacak bir robot kıyafet ile; gerek göçük durumunda kumaşın          darbe emici özelliği olması, gerek dumandan zehirlenmeye önlem olarak rahatlıkla   nefes alınabilir bir ortam sağlaması, gerekse su baskınlarına karşı su geçirmeyen ve su           altında da nefes almayı sağlayan bir kıyafet planlanmıştır. Bu sayede maden     kazalarında can kayıpları önlenecektir.

2-      Köpekbalığı İzleme/Araştırma Gemisi:
               Dalgıçların su altı çalışmaları sırasında köpekbalıkları tarafından saldırıya uğrama              ihtimali bulunan dalgıçları kurtarmayı amaçlayan bir sistem projesidir. Köpek      balıklarının radarlar ile tespit edildikten sonra dalgıçlara uyarı göndermesi ve                 dalgıçların da kafeslere sığınması ile saldırılara karşı önlem almasını amaçlayan bir          sistemdir.

3-      Otomatik Çiçek Sulama Sistemi:
               Toprağın nemini mevcut sensörler ile ölçen sistemde, toprak nemi belirlenen düzeyin                altına indiği anda otomatik olarak yeterli suyu toprağa verecek bir sistem projesidir.             Bu hem su tasarrufu hem de zaman tasarrufu sayesinde, yetişkinler çocuklarına daha           fazla zaman ayırabileceklerdir.

4-      Otomobil Kazalarında Kaza Anında Darbe ve Şiddeti Engelleyecek Sistem Projesi:
               Kaza anında darbenin geldiği bölge sensörler ile belirlenecek ve bölgesel olarak gerek                 araç içine gerek araç dışına sıvı ve hızlı donan slikon veya benzeri bir malzeme     püskürtülerek darbeleri emen ve hayatta kalma şansını daha da arttıracak bir        sistemdir.          
KEREM YILMAZELLİ
1-      Karada, Havada ve Denizde Giden Araç: 

               Hem karada, hem havada hemde denizde gidebilen bir araç; roketleri sayesinde havada yol alabiliyor, paletleri ile suda yol alıyor ve mekanizma çalıştırıldığında tekerlekler devreye girerek karada yol alabiliyor.

19 Ocak 2015 Pazartesi

İSTANBUL KALKINMA AJANSI HİBE BAŞVURULARINA DAİR!!!!!

Sayın İlgili,
İstanbul Kalkınma Ajansı, 2015 yılı mali destek programları kapsamında 23.12.2014 tarihi itibariyle 8 mali destek programı için teklif çağrısı ilanı yayınlamıştır. Bu kapsamda, söz konusu programlara başvuracak potansiyel başvuru sahiplerinin program öncelikleri ve başvuru süreci ile ilgili olarak bilgilendirilmeleri ve istenilen format ve kalitede proje hazırlamalarının sağlanması amacıyla İstanbul’un çeşitli bölgelerinde ve Ajansımızda bilgilendirme toplantıları yapılacaktır.
Kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve işletmelerin faydalanabileceği söz konusu programlar hakkında gerekli bilgilendirmeler yapılarak potansiyel başvuru sahiplerinin soruları cevaplandırılacaktır.
Bu toplantılar iki farklı yöntem çerçevesinde aşağıda belirtilen şekilde düzenlenecektir:
1.    Genel Bilgilendirme Toplantıları:
İlan edilen 8 programın toplu bir şekilde ele alınacağı, tüm programları ilgilendiren genel bilgilerin verileceği bu toplantılara ilişkin gündem, yer ve zaman bilgisi aşağıda yer almaktadır. Katılım için randevu alınması gerekmemektedir.


Program Özelinde Düzenlenecek Bilgilendirme Toplantıları:
Belli bir mali destek programına odaklanan, verilecek genel bilgilere ilaveten söz konusu programın arka planının da irdeleneceği toplantılara ilişkin gündem, yer ve zaman bilgisi aşağıda yer almaktadır. Program özelindeki bu toplantılar İstanbul Kalkınma Ajansının Havaalanı Kavşağı EGS Business Park B2 Blok kat:16 Yeşilköy Bakırköy adresinde bulunan ofisinde gerçekleştirilecektir. Katılım için aşağıdaki numaradan randevu alınması gerekmektedir.

Randevu irtibat bilgileri:
Kişi: Atakan TİFTİK
Tel: 0212 468 34 00  



3 Ocak 2015 Cumartesi

BEĞENEREK TAKİP ETTİĞİM BİR İNSAN. AŞKIM TAN. ÜLKEMİZİN GURUR KAYNAĞIDIR KENDİSİ!!!

160 X 190

Yeni Türkiye Cumhuriyeti bana adını rahmetle andığım gazeteci – yazar Duygu Asena’nın Türk kadının bastırılmışlığını anlatan “Kadının Adı Yok” adlı romanını çağrıştırıyor bu günlerde… 1970’lerde yazılmış olmasına rağmen, içeriği bakımından günümüzde geçerliliğinin artmış olması ise daha üzücüdür. Neden mi? Bakınız hemen birkaç alıntı ile özetleyeyim size durumu: İlahiyatçı – yazar Ali Rıza Demircan’ın “sevişmek ibadettir” demesi, Sayın Cumhurbaşkanının yıllardır “en az üç çocuk”, son dönemde ise “doğum kontrol diye diye soyumuzu kuruttular” şeklindeki ifadesi, bu da yetmiyormuş gibi hazretlerinin çocuk siparişini de şu şekilde arttırması: “bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim..." Derken, Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun yılbaşı gecesi dünyaya gelen bir bebeği ziyarete gittiği hastanede “anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamalıdır” cümlesini söyleyivermesidir bana kadının adının olmadığını düşündüren. Bu söylemlerin toplamının Türkçe meali şudur ki “eşler, yataktan çıkmasınlar” daha da pekiştirmek gerekirse, amiyane tabirle “kadının karnından sıpayı eksik etmeyeceksiniz!” anlamını taşımaktadır.  Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın “tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar” söylemi ise cabası! Türkiye’nin dünya sıralamasında en kalabalık 16. ülke olmasına rağmen, demografik bilgilere göre Türkiye nüfusunun en önemli özelliklerinden biri genç olmasıdır. 0-14 yaş grubu nüfus, toplam nüfusun %24,58'ini oluşturmaktadır. Ancak bu oran 1965'den beri sürekli azalmakta olup Türkiye toplumu giderek yaşlanmaktadır. 0-14 yaş grubu 1965'te nüfusun  %41,9'unu oluştururken 2013'e göre %24,58'ine karşılık gelmekte olduğu ise yadsınamayan gerçeklerden biridir. Ülke nüfusunu gençleştirme isteği elbette kabullenilir bir olgudur ancak kadının kontrolsüz doğuma itilerek adeta bir kuluçka makinesine döndürülmesi ise hiçbir mantığın kabul edebileceği bir durum değildir. Kaldı ki iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin vücut sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta, hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine neden olmaktadır. Ayrıca sık aralıklarla doğan çocukların anne karnında gelişmelerinin tam olmadığı (doğum ağırlığı düşük bebekler), sakatlık oranının yükseldiği, bakımlarının güçleştiği ve bebek ölümlerinin arttığı ise bilinen başka gerçeklerdir. “Genç nüfus” tanımlaması bu durumda eksik kalmaktadır. Bu tanımlama ancak “genç ve sağlıklı nüfus” olursa ülkeye yararı olabilir. Hükümet tarafından mahremiyete yönelen bu aşırı ihlaller, kişilerin özel yaşamlarını olumsuz etkilemekte “aidiyet” hissini baltalamaktadır. Neticede “yatak ve yatak odası” sadece ve sadece iki kişinin paylaştığı özel bir alandır ve kimse bu alana müdahale etme hakkını kendinde görmemelidir. Bu ülkede kadınlar yıllarca okuyup aile geçimlerini sağlamak ve çocuklarının da geleceği için çalışmak zorundadır. Buna karşın kadınlarımıza ne hakla “evde oturup, sadece 3-5 çocuk doğur” deniliyor? Bu, Sayın Cumhurbaşkanının “"Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” ifadesinin tercümesi anlamını taşımıyor mu? Hiçbir kadın eğitim-öğretim ve çalışma hakkından yoksun bırakılmamalı ve çocuk doğurmanın “vatana hizmet” olacağı hikâyesi ile kandırılmamalıdır.
Aşkım TAN
03.01.2015