Düşünce Gücü
1. HERŞEY DÜŞÜNCEDE BAŞLAR:
Kendimiz için yarattığımız dünyadan hoşlanmıyorsak,
hoşlanabileceğimiz yeni olaylar başlatabilecek bir dünya yaratma hakkı bize
verilmiştir. Düşünce hem yönetici hem üreticidir. Hayatın erkek boyutu,
hepimizin içindeki bilinçli ve yönetici düşüncedir. Dişi boyutu ise
bilinçaltından gelen alıcı ve yaratıcı yollardır.
2. KENDİNİ YÖNETMENİN YOLU:
Bilinçaltı, bedenin yapıcısı olarak bilinir. Bedenin
fonksiyonlarının otomatik olarak yürümesini sağlar. Bilinç emirleri verir,
bilinçaltı da uygular. Bilinç; bilinçaltına direktifler verir. Bilinçaltı
yalnızca emirler alıp bunları mantıki kıyaslamayla ( kurala dayalı çıkarımla )
yargılayarak yerine getirdiği için gönüllü hizmetkâr adını alır. İnsanlar,
gereksiz sınırlamaları kabul ederek kendilerini hipnotize ederler. İnsanlar
kendileri için kurallar, yasalar koyuyorlar, sonrada bunların esiri olup mutsuz
oluyorlar.
3. İSTE VE SAHİP OL:
Aklımızdan geçen şeyler er geç ortaya çıkar. Bilinçli olarak
düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki, düşüncedeki güç ve
arzunun derecesine bağlı olarak eyleme dönüşür. Bilinçli olarak yeni bir hayata
başlamaya karar versek de bilinçaltına yeni düşünce biçimimizi işlemedikçe o,
bir hafta, bir ay, bir yıl önce verdiğimiz emirleri yerine getirmeyi sürdürür.
4. KENDİNİZ OLMA CESARETİNİ GÖSTERİN:
İnsan kendisini küçümser ve sürekli başkalarıyla
karşılaştırır. Yalnız bir insan dünyada ne yapabilir.? Çok şey. Büyük işler
başarabilir. İnsan bilinçli olarak düşünebildiği, güvenle beklediği ve mümkün
olduğuna inandığı her şeyi yapabilir. Evren sınır koymaz; biz inançlarımızla
sınırlarız kendimizi. Bir insan kendini arıyorsa kaybettiği yere bakmalıdır.
Acaba hiç tanımış mıdır kendisini? Hayatımıza hâkim olmanın yolu bilincimizi
kullanmaktan geçer. Yönetimi yürüten bilinçtir. Deneyimlemek istediğimiz
şeylerin kalıbını hazırlayarak düşünce çeşitlerini seçiyoruz. Bilinç, hayatla
nasıl ilişki kuracağımıza karar verir, ifade yollarını seçer.
5. AMAÇLARA ULAŞMAK İÇİN BEŞ İLKE:
İnançla başlayıp başarıyla son bulan beş basamak şöyle
sıralanabilir:
1. Kendiniz için ideal zihinsel imajı belirleyin.
2. Çaba göstermeden, yalnızca inanmak hiçbir işe yaramaz.
3. Düşüncelerinizi kendinize saklayın.
4. Esnek olun; gerekirse plan değişikliği yapın.
5. Gözlerinizi hedeften ayırmayın, işi yarı yolda
bırakmayın.
6. SINIRSIZ FİKİR KAYNAĞINI KULLANMA:
Hepimizin içinde, derinlerde yüzyılların bilgeliği yatar.
Asla tüketilemeyecek, sonsuz bir yaratıcı fikirler kaynağı saklıdır içimizde.
Yaratıcılığı geliştirmek için dört kural:
1. Düşüncelerinizi bir noktada yoğunlaştırın.
2. Derinlemesine düşünmek aceleye gelmez.
3. Fikirler geldiğinde hazır olun.
4. Şimdi fikirlerinizi kullanmaya hazırsınız.
7. YARATICI İMGELEMENİN GÜCÜ:
Yaratıcı imgelemeyi anlayarak ve uygulayarak tüm hayatınızı
yeniden düzenleyebilirsiniz. Yaratıcı imgeleme sayesinde kişinin kendisiyle ve
yaşadığı dünya ile ilgili inancını, dolayısıyla bu inancın ürünlerini
değiştirmek mümkündür. Yaratıcı imgeleme ısrarla kullanılırsa, fikrin olduğu
her yerde başarı da vardır. Hepimiz mucit olamayız. Fakat yaratıcı imgeleme birçok
yerde, hayatın basit şeylerinde de kullanılabilir.
8. KENDİNE GÜVEN NASIL OLUŞTURULUR:
Hepimiz kendine güvenin gerekliliğini biliyoruz. Bugün birçok kulüp, dernek, birlik faaliyet
göstermekte. Bunların hepsi bireyin güven duygusunu geliştirmek ihtiyacından
kaynaklanıyor. Kişinin kendine güvenini yitirmesine neden olan korkulardan biri
başarısızlık korkusudur. Her insan başarılı olmak ister. Onaylanmama korkusu
ise yalnızca çocuklara ait bir sorun değildir; her yaşta insan bu korkuyu
yaşayabilir. İşte, evde, okulda, nerede olursa olsun yaptığımız her şeyde
hayatı, ifade ettiğimizi ve bu hayatın sonsuz ve mükemmel olduğunu anlamalıyız.
İfade ettiğimiz bu hayat tüm hayatla birdir; bundan dolayı insanla Tanrı
arasında veya insanla insan arasında ayrım yoktur.
9. İLK ADIM KARAR VERMEK:
Bilinçaltı sürekli olarak bilinçten gelen emirleri yerine
getirir. Bilinçaltı, bilinç tarafından inanılan her emre yanıt verir.
Kararsızlık olursa, her dakika fikir değiştirilirse, bilinçaltı karmaşaya
düşer. Kesin kararlar vermeyi öğrenmeliyiz. İnsana seçme hakkı verilmiştir.
Kullanıp kullanmamak kendisine bağlıdır. Unuttuğumuz bir ismi hatırlamak için kendimizi
zorladıkça işimiz daha da güçleşir; bir an için rahatlayıp gevşersek birden
hatırlayıveririz. Karar verirken de aynı şey geçerlidir.
10. KENDİNİ YÖNETME REFAH GETİRİR :
Her insanın kendine has bir refah, zenginlik ölçüsü vardır.
Bu yüzden, para kazanmak refah bilincinin yan ürünlerinden biri olmasına
rağmen, refah sahibi olmak ilahi büyük bir servete sahip olmak demek değildir.
Gerçek refah içsel hakimiyetle başlar ki bu yaşamın har alanında zenginlik
getirir. Para pis bir sözcük değildir. Kötü olan para değildir. Para
zenginliğin kanıtıdır, takas için kullandığımız semboldür. İhtiyaç duyduğumuz
şeyleri takas etmek yerine para kullanıyoruz. Demek ki para kötü dersek giyecekler,
yiyecekler, yaşadığımız ev de kötü demektir. Kötü olan parayı çok fazla sevmek
onu tüm iyiliklerin kaynağından önde tutmaktır. Ekonomik sistemi yermek kimseyi
bir yere ulaştırmaz. Neye direnirseniz o da size direnir. Fikir birliğine
varırsak hayata uyum sağlarız. Sevgi ve zenginlik birbirini tamamlar.
11. İŞLER KÖTÜ GİTTİĞİNDE NE YAPMALI
Hepimizin hayatında her şeyin kötüye gittiği zamanlar
vardır; planlar ters gider, umutla beklenen kararlar gerçekleşmez, hastalık ve
kazalar günlük hayatın akışını aksatır. Böyle zamanlarda hepimiz dayanacak bir
şeyler ararız, güvenebileceğimiz iç kaynaklar bulmaya çalışırız. İşler ters
gittiğinde gerçeği kanıtlama ve hayatımızdaki gücü gösterme fırsatına sahip
oluruz. Var olan koşullara neyin neden olduğu gerçekten önemli değil. Samanlık
yanıyorsa yangını neyin başlattığının ne önemi var. Sorulması gereken soru
“Yangını söndürmek için ne yapmalıyım” olmalı. İnandığımız, kabullendiğimiz ve
güvenle beklediğimiz her şeye sahip oluruz. Bu hayat tarafından doldurulmak üzere
elimizde tuttuğumuz kalıptır. Bu büyük yaşam yasasını açıklamanın birçok yolu
var. Bu ektiğini biçmek, neden-sonuç ve benzer benzerini çeker yasaları olarak
da adlandırılabilir.
12. ZAMANIN EFENDİSİ OLUN:
Zaman insanların sonsuzluk ölçüsüdür. Şimdiye kadar zamanla
ilgili doğal olarak kabul ettiğimiz her şey insan düşüncesinin ürünüdür;
görecelidir. Bilinçaltının düşündüğümüz gibi bir zaman kavramı yoktur.
Hayatımızı yönetmesine izin verdiğimiz zaman programları kendi düşüncemizin
ürünüdür. Evrensel bilinçaltında zaman ve yer yoktur. Bilinçaltı geçmiş veya
gelecek diye bir şey bilmez. Hep şimdiki zamanda çalışır. Özne zihin denen
bilinçaltı tamamıyla bilince bağlıdır. Tek akıl vardır; o da Düşüncenin
evrensel havuzunun bireysel kullanımıdır. Bilinçaltına emirler verirken, onun
zaman ve yerden habersiz olduğunu hatırlayalım. Onu koşullandıran bizleriz.
13. İYİ BİR BELLEK İÇİN DÖRT İLKE:
1) Dur-Bak-Dinle
2) Öğrenme süreci fikirlerin birleştirilmesine bağlıdır.
3) Sizin için çalışmasını istiyorsanız belleğinize güvenin.
4) Kendini yönetme, kesin sonuçlar getiren kesin bir
eylemdir.
Net bir belleğe yaklaşımımızda dikkatsiz hiçbir şey
olmamalı. Bizi etkileyen şeyler kolayca hatırlanır. Dikkat edersek,
bilinçaltına kesin direktif verirsek, hatırlamak istediğimiz her şeyi
hatırlarız. İyi bellek denen, çağırılmayı bekleyen bilgiyi hatırlama yeteneğine
her yaşta sahip olunabilir.
14. SAKİNLEŞTİRİCİ HAPLAR ALMADAN RAHATLAMA:
Bugün çoğu televizyon reklamı, rahatlama veya gerilimden
kurtulma ile ilgilidir. İnsan reklamlara inansa, gerilimden kaynaklanan baş
ağrılarının ancak ilaçlarla yok edilebilecek kaçınılmaz bir dert olduğu
sonucuna varırdı. İşyerinde yoğun bir günden sonra kendini tükenmiş hisseden birçok
insan bir bara koşturur ya da birkaç kadeh içki içmek için aceleyle eve gider;
bunun kendilerini rahatlatacağını düşünürler. Fakat içki uyarıcıdır. Önce
uyarır sonra aptallaştırır. Hepimiz hayatın dış kenarında çok hızlı hareket
etmenin sonucu olan karmaşanın esaretine düşeriz sonra içimize dönmek,
sakinleşmek ve asla karmaşaya düşmeyen, acele içinde olamayan ve rahatsız
olmayan iç huzurunu yaşamak isteriz. Bu var oluşumuzun gerçeğidir. Onu
anlamamızı bekler yalnızca.
15. ENDİŞELENMEYİ BIRAK, YAŞAMAYA BAK:
Endişe, zihinden dolaşan ince bir korku akıntısıdır, ne kadar
uzun süre akarsa o kadar derin izler bırakır. Endişe her bakımdan bir sorun
yaratıcıdır. Endişenin üstesinden gelmenin ilk adımı, endişenin hiçbir şey
kazandırmadığını, sahibine zarar verdiğini en büyük arzularımızın
gerçekleşmesine engel olduğunu, uzun vadede hayatımıza olumsuz etkileri
olacağını kabul etmektir. Bu gerçekleri kabul ettik mi endişe alışkanlığından
kurtulmanın gerekliliğini anlamaya başlarız.
16. KORKU SİZİ YENMESİN, SİZ KORKUYU YENİN! :
Korku insanlığın bir numaralı düşmanıdır. Korku bir duygudur.
Makul veya akılcı değildir. Her zaman için korkulacak bir şey vardır ve bu şey
hakkında gerçek olmayan duygular geliştiririz. Düşmanınızın kim ya da ne olduğu
hiç önemli değil, onun en güçlü silahı sizin korkunuzdur. Bu düşmandan korkmaya
başladığınız an sizden güçlü duruma geçer. “Korkaklar bin kez ölür” derler. Her
korku küçük bir ölümdür. Temelde her korku bir ölüm korkusudur. Ölümden
korkmaktan kurtulursak hayatla korkusuzca yüz yüze gelebiliriz. Ölüme “son
düşman” denir; aslında o yenmemiz gereken ilk düşmandır.
17. EVET, SİGARAYI BIRAKABİLİRSİNİZ! :
Yapıcı ve yıkıcı alışkanlıklar vardır. Bilinçaltı ince
eleyip sık dokumaz. Asla yargıda bulunmaz. Verdiğimiz emirleri harfi harfine
yerine getirir. Biz emirleri veririz, bilinçaltı yerine getirmek için çalışır. Evet,
sigarayı bırakabilirsiniz; diğer herhangi bir alışkanlığınızı da
yenebilirsiniz. Bu tamamen bilinçaltına verdiğiniz direktiflere bağlıdır. Kişi
sigaradan kurtulmak istediğinde, bunun gerçekleşmesi için gerekli her şey
yapılacaktır.
18. UYKUSUZLUK HASTALIĞINI YENEBİLİRSİNİZ! :
Herhangi bir şeye dikkati yöneltmenin zihni uyanık tuttuğu
bulunmuş; çoğu zaman uykun içinde geçerli bu. Uykunun mutlaka gerekli
olmadığına, bedenimizin uyumadan da ihtiyacı olan dinlenmeyi sağlayabileceğine
ikna olursak bizi uyumaktan alıkoyan endişenin hakkından gelebiliriz. Aklın
kendini yönetme gücü sayesinde, sonuç olarak bilinçaltının uyku fonksiyonuyla
ilgilenmesini sağlayan emirleri zihninize verebilirsiniz. Bir daha uyanık
olarak yatakta yattığınızda kendi kendinize şunları söyleyin. “Şimdi
uyuyacağım-Tüm bedenim gevşemiş durumda. Aklım dingin. Ben huzurluyum. Şimdi
uykuya hazırım.”
19. CESARETSİZLİĞİN ÇARESİ
Hepimiz ara sıra cesaretimizi yitiririz. Hayatın gerekli bir
parçası olmamasına rağmen kimse ona karşı bağışıklı değildir. Cesaretini
yitiren insan yalnız olmadığını, herkesin şu ya da bu şekilde düş kırıklığına
uğradığını anlamalıdır. Cesaretinizi yitirdiğinizi hissettiğiniz an, oturun ve
önünüze bir parça kâğıt koyun. Özel bir probleminiz varsa tüm ayrıntılarıyla kâğıdın
bir yüzüne yazın. Sonra, öbür yüzüne mümkün olan tüm çözümleri yazın. Sonra,
başka bir kâğıt alın ve hayatınızdaki cesaret verici her şeyi yazın.
Kazançlarınız, arkadaşlarınız, yetenekleriniz vs. Artık bitti deyinceye kadar
yazın bunları kâğıda. Hayatınızdaki cesaret kırıcı şeylerin tümünü de kâğıdın
öbür yüzüne yazın. Hepsini boşaltın. Bunu yaptıktan sonra, cesaret kırıcı
şeyleri sıraladığınız taraftakileri birer birer çizin ve “Bununla işim bitti.
Hakkımdaki gerçek bu değil” deyin. Şimdi tüm dikkatinizi hayatınızdaki cesaret
verici şeylere yoğunlaştırın. Dikkatimizi verdiğimiz şeyler gelişir, büyür.
Dikkatimizi iyiye, olumluya ve doğruya yöneltirsek yaşadıklarımız bunlar olur.
20. KENDİNİ İYİ YÖNETME, SÜREKLİ HUZURDUR:
Her erkeğin ve kadının amacı olan gerçek huzur bir sükûnet
halidir; rahatsızlık endişe, sıkıntı ve heyecanlardan sıyrılmaktır; hayat ve
çevremizdekilerle uyum içinde olmaktır. Yaratıcı olmak için hayatla uzlaşmak
gerekir. Her durumda dayanabileceğimiz iyi bir şey bulalım. Eski düşman direnci
saf dışı etmenin en iyi yoludur bu. Her durumda olumlu karşılık vermeye
çalışın. İyiyi bulun. Eleştiri veya suçlamada bulunmayın Bu yöntemi bir hafta
kadar deneyin; sonunda yaratıcılığa giden yolu bulduğunuzu göreceksiniz.
% 100 Düşünce Gücü Kitabından Alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder