18 Nisan 2014 Cuma

Zeka yaşa bakmıyor

Zeka yaşa bakmıyor
Türkiye'de dahi ya da üstün zekalıların tespiti ve eğitimi gibi konularda daha aktif bir çalışma yürütülmesi Yıldız Teknik Üniversitesi'nde düzenlen bir program ile masaya yatırıldı.

Zeka seviyesi yüksek çocukların eğitimleri için özel yöntemlerin belirlenmesi, ailelerin bu çocuklara karşı tavırları, beslenmeleri gibi pek çok konuyu tartışan uzmanlar, konunun acil kapsamda ele alınmasını istedi. Üstün zekalı çocukların kitap yazarlığından robot yapımına kadar pek çok konudaki hünerleri izleyenlere parmak ısırttı.

Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü etkinliği için üniversitede bir araya gelenler arasında uzmanlardan öğrencilere, velilerden akademisyenlere kadar çok sayıda ilgili yer aldı. Yıldız Teknik Üniversitesi ile TümÜstün Zekalılar Derneği'nin (TÜZDER) girişimi ile düzenlenen programda, konuyla ilgili atılması gereken adımlar, öneriler konuşuldu. Türkiye'deki dahi ve üstün yetenekli çocukların tespiti ve nasıl eğitim almaları gerektiği konusunda acil eylem planı uygulanmasının önemine işaret eden TÜZDER, bu kategorideki çocukların belirlenmesinde sadece testlerin yeterli olmayacağını söyledi. Bu çocukların ayrı bir müfredat ile yetiştirilmesinin önemli olduğunu anlatattı. "Normal seviyedeki öğrencilerle aynı müfredatta eğitim aldıklarında çok ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar. Bu çocuklardaki takvim yaşı ile zeka yaşları orantılı değil. 7 yaşındaki bir çocuğun zeka yaşı 11-12 olabilir. Çocuklara arkadaşlarının esprileri yavan gelir, öğretmen sürekli tekrar ediyor gibi gelir." dedi.

TÜZDER, üstün zekalı çocukların tespiti için acil bir eylem planına ihtiyaç olduğunu belirterek, "Bu çocuklardan özel merkezlerde sadece 9 bin çocuk bulunuyor. Rakam, bu çocuklar için ne kadar acil bir çalışma yapılması gerektiğini ortaya koyuyor" değerlendirmesinde bulundu. Uzmanlar, eğitim kadar beslenmenin de bütün öğrenciler için belirleyici olduğu görüşünde. Prof.Dr. Melih Bulut, çocukların mutlaka dengeli beslenmesi gerektiğini, ancak üstün zekalı olması için belli bir beslenme şeklinin de bulunmadığını ifade etti.

BABASI ÇAY İSTEYİNCE ROBOT YAPTI
Üstün zekalı öğrenci Genar Tuncer'in hikayesi babasının "çay getir" komutuyla başlamış. Annesine yardımcı olmak için mutfaktan salona kadar özel bir düzenek kurarak çay servisi yapan minik mucit, babasının isteğinin kendisini robot yapmaya kadar getirdiğini anlattı.
Üstün zekalı eğitimi alan 14 yaşındaki Yasir Oruç ise yaşından büyük kitabını anlatırken hayat verdiği karakterlerinin dünya barışına katkı yaptığını anlattı. Teknolojik gelişmelerin yaşanmaz kıldığı gelecekteki dünyayı yazdığı kitabına aktaran genç yazar, kitabı oluştururken sanki karakter kendisiymiş gibi hissederek yazdığını dile getirdi.

http://www.memurlar.net/haber/355635/


30 MART DAHİLER VE ÜSTÜN ZEKÂLILAR GÜNÜ

23 Mayıs 2013, 15:16
30 MART DAHİLER VE ÜSTÜN ZEKÂLILAR GÜNÜ
Tunahan Coşkun
Yıldız Teknik Üniversitesi 30 Mart Cumartesi günü Türkiye de ilk defa kutlanan sıra dışı ve anlamlı bir etkinliğe şahit oldu. Bu etkinliğin adı ‘’30 Mart Dahiler ve Üstün Zekâlılar Günü’’ olarak tarihe geçti ve her yıl mart ayının otuzunda devamlı kutlanacaktı. Etkinliğe ülke genelinden çok sayıda katılımcı oldu. Yerel ve ulusal basının çok fazla ilgi gösterdiği kutlama ve etkinlik bundan sonra çok fazla konuşulacağa benziyor.

PEKİ, NEDEN 30 MART?

Bilgileri yeniden yorumlayan, sıra dışı bir beyin gücüne, çalışma ve başarma azmine sahip üstün zekâlı insanlar, her çağda insanlık için önemli birer hazine olarak görülmüştür.
Bilim çağı olarak ta kabul edilen bu çağda, bilim ve teknik, güzel sanatlar, düşünce ve benzeri alanlarda erişilen düzeyi ve uygarlığı, büyük ölçüde üretken ve üstün yeteneğe sahip insanlara borçluyuz. Üstün zekâlı/yetenekli bireylerin tarih boyunca var oldukları ve toplumların kalkınmalarında önemli roller üstlendikleri kabul edilen bir gerçektir.
Böylesine büyük öneme sahip üstün zekâlı ve dahi insanlar için ülkemizde bir anma günü ve etkinliği düzenlenmemektedir. 30 Mart tarihi itibariyle Dahiler ve Üstün Zekâlılar Günü her yıl mutat olarak kutlanacaktır.
Osmanlı Devletinin gücünü korumak ve o gücü yönetecek üstün nitelikli insanları yetiştirmek için geliştirdiği dünyanın ilk dahiler okulu olan Enderun mektepleri tam anlamıyla bir üstün zekâlılar okuluydu. Enderun’a alınan öğrenciler sürekli testlere tabi tutularak öğrenme dürtüleri, zekâ seviyeleri ve ilgi alanlarına göre eğitim ortamlarına dâhil edilirlerdi. Enderun Mekteplerinin kurucusu olarak ise birçok kaynakta Fatih Sultan Mehmet olarak geçmektedir. Fatih Sultan Mehmet; Arapça ve Farsça olmak üzere tam yedi dil biliyordu, Latinceyi anadili gibi konuşuyordu. Şairdi. 14 yaşında imparatorluğun başına geçti, 21 yaşında çağ açıp çağ kapadı. İstanbul’u fethetti. Otuz sene içinde tam yirmi beş sefer düzenledi ve hepsini bizzat kendisi idare etti. 900.000 kilometre kare olan Osmanlı topraklarını 2.214.000 kilometre kareye çıkardı. İki imparatorluk, dört krallık ve on bir prensliği Osmanlı devletine bağladı. İnsan hakları ahitnamesini hazırladı. Rumelihisarı projesini çizdi. Haliç üzerine köprü yaptı, toplar tasarladı, gemileri karadan yürüttü, yürüyen kuleler inşa ettirdi ve daha birçok bilimsel çalışmalar yaptı. Projeler ortaya koydu. Ve 30 Mart 1432 de dünyaya geldi.

BÖYLE BİR GÜNE İHTİYAÇ VAR MI?

Üstün zekâlı çocuklar birçok ülkede geliştirilen tarama yöntemleri ve eğitim sistemleri ciddi anlamda devlet politikasına dönüştürülerek olumlu yönde kanalize edilmektedir. Ülkemizde ise maalesef ciddi anlamda ihmal edilen önemli bir grubu temsil etmektedirler. Üstün zekâlı çocuklarla ilgili en temel şey önce bu çocukları tanılamak olmalıdır. Çocuğu tanımadan ona program yapmak ya da onları anlamaya çalışmak çok mantıklı olmayacaktır. Ülkemizde en çok ihmal edilen alanda burası aslında. Biz hiçbir şekilde ülke olarak bu çocukların tanılanmasına yönelik bir girişimde bulunmuyoruz zaten bu tanılamayı yapacak ulusal bir testimiz de bulunmamaktadır. Dünyada ki uygulamalara baktığımızda ise tanılama ailelerin, öğretmenlerin hatta çocukların kendi istekleri üzerine yapılmaktadır. Ve bu çocuklar bilişsel, bedensel ve sosyal açılardan değerlendirilmektedir. Almanya, İsviçre ve Polonya da durum bu şekilde ancak Çin Halk Cumhuriyetinde sınavla seçimler yapılmaktadır. Kore de ise tanılama süreci dört aşamadan oluşmaktadır.
Üstün zekâlı çocuklarla ilgili tanılama işlemlerinden sonra gerekli eğitim ortamlarının oluşturulması, bu çocuklara özgü bir müfredatın şekillendirilmesi muhakkaktır. Hem konu hakkında kamuoyu bilincini oluşturmak hem ailelere danışmanlık yapmak adına böyle bir etkinliğin yapılmış olması ve bundan sonra devam edecek olması ülkemiz için çok önemli bir adımdır.
Üstün zekâlı/yetenekli çocukların erken tespiti ve eğitimlerine erken başlanması büyük önem taşımaktadır. Üstün zekâlılığın fark edilememesi, uygun eğitimin sağlanamaması gibi sebepler yüzünden, altın çocuklar olarak tanımlanan bu çocuklar kaybolmaktadır.

30 MART DAHİLER VE ÜSTÜN ZEKÂLILAR GÜNÜ ETKİNLİKLERİ NELERDİ? 

Tüm Üstün Zekâlılar Derneği’nin (TÜZDER), Yıldız Teknik Üniversitesi ile birlikte düzenlediği, Boğazhisar Eğitim Kurumları ve Hisar İntercontinental Hospital’ın katkılarıyla şekillenen program bu yıl “Geleceğimiz için Dahiler ve Üstün Zekâlıların Geleceği ” konusuyla başladı. Programda; üstün zekâlı çocukları bedensel, ruhsal gelişimlerini desteklemek için anne babalara düşen görevlerin, Türkiye’de üstün zekâlı çocukların yetenekleri ve bilgi düzeylerine uygun eğitim almaları konusunda yaşanan eksikliklerin ele alındığı programda bu çocukların ailelerinden, öğretmenlerinden, toplumdan ve milli eğitim sisteminden beklentilerine değinildi. Ayrıca artık kendilerine ait bir günleri olan üstün zekalı ve dahi çocuklar ise fuaye alanında tahta parçalarıyla (Kapla) siluet çalışması, astronomi, robot, ebru atölyeleri ve sıra dışı düşünme dersleri ile ilgili ilginç çalışmalar sergilediler.

Birbirinin aynısı ahşap bloklardan oluşan kaplalar ile öğrenciler İstanbul’un önemli mekânlarından oluşan surlar, camiler ve çeşitli tarihi dokuların birer minyatürünü yaptılar. Robotlarla ilgili çalışmalarda eğitim alanında önemli bir yer aldı. Üstün zekâlı öğrencilerin duyu sensörlü ve gezgin robotlardan oluşan ilginç makineleri sergilendi. Astronomi ile ilgili ise gün boyu yapılan gözlemler ile astronomi ile ilgili temel bilgiler yer aldı. Kara delikler, nebulalar ve süpernovalar hakkında bilgilerini paylaşan çocuklar katılımcıları şaşırttı.
Yine en dikkat çekici etkinliklerden bir tanesi de dünyada çok fazla örneği olmasına rağmen ülkemize ait zekâ oyunun yok denecek kadar az olmasından dolayı Boğazhisar Eğitim Kurumları tarafından organize edilen bir yarışma ile patentleri kendilerine ait olmak üzere yirmi civarında kü-yerel zekâ oyunu geliştirdiler ve bunları katılımcılarla paylaştılar. Yedi tepe, bil&dik, surları keşfet gibi isimlerden oluşan zeka oyunları görmeye ve oynamaya değerdi.
Üstün zekâlı çocuk deyince aklımıza gelen bilim, teknoloji, matematik gibi fen alanları aklımıza gelmesine rağmen sanatsal zenginliklerin de fazlasıyla yer aldığı etkinlikte minik ebru zenlerin yaptığı çalışmalar, 6-12 yaş arasında küçük ressamların çizmiş olduğu resimler görmeye değerdi.

KİMDİR BU ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUKLAR?

Doymak bilmeyen merakları, erken yaşta gelişen okuma-yazma ve konuşma becerileri, sürekli yeni şeyler öğrenme azmiyle yanıp tutuşuyor olmaları, üstün zekâlı çocukların en temel özellikleri. Bunların haricinde;
1) Bebeklikten itibaren aşırı hareketlilik.
2) Anne-babayı erken tanıma ve gülerek bunu belli etme.
3) Hassas bir bünyeye sahip olma; etiket, battaniye gibi ürünlere reaksiyon gösterme.
4) Erken konuşmaya başlama; örneğin yaşıtları iki kelimeli cümleleri iki yaşında söyleyebilirken onlar bir yaşında söyleyebilirler.
5) Kendi başlarına okumayı öğrenebilir; ancak yazma konusunda bu kadar başarılı olamazlar çünkü kas gelişimleri aynı hızda devam etmez.
6) Kelime hazineleri geniştir; kolay ezberleyip, ezberledikleri şeyleri hafızalarında uzun süre saklayabilirler.
7) Karşısındaki insanların duygu ve düşüncelerini kolayca tahmin edebilirler.
Liderlik yetenekleri üst düzeydedir.
9) Rutin işlerden çabuk sıkılırlar ve işleri kendi bildikleri gibi yaparlar.
10) Aşırı duygusal olabilirler.
11) Kendilerinden daha büyük çocuklarla vakit geçirmek isterler.
12) Kitaplara ve görme alanındaki nesnelere karşı aşırı ilgi duyarlar.

30 MART DAHİLER VE ÜSTÜN ZEKÂLILAR GÜNÜ BANA NELER DÜŞÜNDÜRDÜ?
Etkinliğin yapıldığı yer olan Davutpaşa Yerleşkesi, Fatih Sultan Mehmet Han'ın Otağ-ı Hümayunu’nun ta kendisidir. Koca Davut Paşa burayı 1483 yılında Fatih Sultan Mehmet Han'ın sefere çıkmadan önce konaklaması için yaptırmıştı. Fatihlerin fethe çıkmak için toplandığı yer olan Otağ-ı Hümayunda beş asır sonra bir diğer ordu toplanmıştı. Bu ordunun elinde miğferi, kalkanı, kılıcı yoktu. Bu ordu yapılacak seferlerin stratejilerini geliştirmek için de toplanmamıştı. Bu ordu yirmi birinci yüzyılın seferi olan bilim-teknik, düşünme ve üretme gücü, için toplanmıştı. Ortak yönleri de vardı elbette hedefleri aynı, inançları aynı, düşünce yapıları aynıydı bu iki ordunun. Asırlar boyunca devlet meselelerinin görüşüldüğü, savaş stratejilerinin planlandığı, devletin istikbalinin müzakere edildiği bu yer şimdi aynı devletin, milletin, inancın bekası ve geleceği için toplanmıştı. Ümidimiz o ki aynı hedefte tekrar buluşacaklardı.
TUNAHAN COŞKUN
http://www.genchaber.net/30-mart-dahiler-ve-ustun-zek%C3%82lilar-gunu-makale,7.html
 

Program Hakkında;
Milletlerin en büyük güç kaynaklarından birisi de yetişmiş nitelikli insan gücüdür. Ülkelerin kalkınmasında fen, edebiyat, sanat, ekonomi, ticaret, politika vb. alanlarda önderlik edecek liderler, üstün zekalı ve yetenekli çocuklar arasından çıkmaktadır. Üstün zekalı çocukların tespit edilerek mevcut kapasitelerini en üst seviyede kullanmalarına imkan sağlamak, insanlığın geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Üstün zekalı/yetenekli çocukların erken tespiti ve eğitimlerine erken başlanması büyük önem taşımaktadır.
Üstün zekalılığın gereğince ve zamanında fark edilememesi, en uygun eğitimin sağlanamaması gibi sebepler yüzünden, böylesine önemli nitelikte olan bir yeteneğin  kaybolması toplumumuz için de büyük bir kayıp olacaktır. Bu olumsuz ihtimali önlemek için de bu durumdaki çocukları en güvenilir yollardan küçük yaşlarda teşhis etmek ve durumlarına en uygun olan eğitim ortamı içinde yetiştirmek bugün toplumumuzun en önemli sorunlarından birisidir. Ülkemizin kalkınması ve geleceğin dünyasında söz sahibi olması da bu özel bireylerin bilgi ve becerileri doğrultusunda toplumun yararına yöneltilmesine, üretken kılınmasına, sağlıklı yetiştirilerek iyi eğitilmesine bağlıdır.
ustunzeka
Böylesine önemli ve milli bir duruş sergilenmesi gerektiğini düşündüğümüz bir konuda üstün zekalı çocukların tanılanması; zihinsel, bedensel, sosyal, ruhsal ve duygusal açılardan desteklenmesi meselesi çok gerekliydi. Geliştirdiğimiz program ve ortaya çıkan işbirliği sayesinde üstün zekalı ve dahi çocuklarımızın tanılanması ve atölye çalışmalarıyla ek eğitim almaları sağlanıyor. İbn-i Sina’nın “Çocukta ruh ve beden gelişimi birlikte sağlanmalıdır” sözünden hareketle çocuklarımızın bedensel gelişimlerinin takibi, ruh sağlıklarının korunması ve beslenme alışkanlıkları konusunda Hisar İntercontinental Hospital programımızın önemli bir ayağını oluşturmaktadır.
Üstün zekalı çocuklarımızın eğitim yoluyla performansını en üst düzeye çıkarması için “zenginleştirilmiş müfredat” çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu konuda TÜZDER ve Boğazhisar Eğitim Kurumları’nın yürüttüğü zenginleştirilmiş eğitim içerikleriyle çocukların gereksinim duydukları eğitim imkanlarından faydalandırılmaları, yeteneklerini en üst düzeyde kullanan, kendini gerçekleştirmiş, mutlu bireyler olmaları, hem onların hem de ülkemizin yararına olacaktır.
Eğitimcilerimiz ve ailelerimiz de bu özel çocuklarımıza eğitimleri için gerekli rehberliği yapabilecek donanımda olmalıdırlar. “Üstün zekalı çocukların desteklenmesi” konulu projemizde iştirakçi olarak yer alan Yıldız Teknik Üniversitesi akademisyenleriyle de ücretsiz aile eğitimleri gerçekleştirilmektedir.
Bugün, yirmi birinci yüzyıl olarak adlandırılan çağda, bilim-teknik, güzel sanatlar, düşünce ve benzeri alanlarda erişilen düzeyi ve uygarlığı, büyük ölçüde bütün olumlu ve olumsuz yanları ile üretken ve üstün yeteneğe sahip insanlara borçluyuz. Binlerce kuşak boyunca, insanlığı bugünkü uygarlık düzeyine getiren kişilerin, ortalama bir zekâ ve yetenek düzeyinin üzerinde olduğu bilinmektedir. Üstün zekalı/yetenekli bireylerin tarih boyunca var oldukları ve toplumların kalkınmalarında önemli roller üstlendikleri kabul edilen bir gerçektir. Böylesine büyük öneme sahip üstün zekalı ve dahi insanlar için ülkemizde bir anma günü ve etkinliği düzenlenmemektedir. 30 Mart tarihi itibariyle Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü olarak da kutlanılması yönünde çalışmalarımız ayrıca devam etmektedir. Amacımız düzenlenecek programla konunun bilimsel platformda konuşulması ve uygulamaya yönelik adımların atılmasıdır.
gifted
Dahiler ve Üstün Zekalıların Eğitimi Programı Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezinde 30 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirilecektir.
Kayıt yapmak, konuşmacı ve program detayı ile ilgili ayrıntılı bilgi için
www.dahilerveustunzekalilargunu.com
http://egitimtrend.com/gelecegimiz-icin-dahilerin-ve-ustun-zekalilarin-gelecegi-programi/
 

Üstün zekâlı çocukları öğretmenleri fark edemiyor


TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun, üstün zekâlı çocukların toplum ve eğitim hayatında pek çok problemle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Özellikle okul ortamında anlaşılamayan bu çocukların öğretmenleri tarafından dikkat eksikliği var, ilgisiz, asosyal gibi ifadelerle yaftalanabildiğini dile getiriyor.
TÜZDER (Tüm Üstün Zekâlılar Derneği), 2006 yılında fikirleri ortaya atılmış ve alt yapı çalışmaları başlamış, ancak 2011 yılından itibaren sahada aktif hizmet vermeye başlamış. Dernek, üstün zekâlı ve üstün yetenekli bireylerin tespiti ve okul öncesi dönemden başlayıp yükseköğretim sonuna kadar aile, toplum ve eğitim ortamlarında desteklenmesini, geliştirilmesini, eğitimlerinin zenginleştirilmesini, sosyo-kültürel etkinliklere katılımlarının sağlanmasını amaçlıyor.
TÜZDER’in kurulduğu günden beri üstün zekâlı çocuklarla ilgili sahada hizmet veren en aktif kuruluşlardan biri olduğunu söyleyen TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun, “Derneğimiz, yapmış olduğu birçok çalışma ile üstün zekâlı ve dahi çocukların eğitiminde çığır açmaya devam etmektedir. Bu çalışmaları özetlemek gerekirse geçen yıl ilk defa kutladığımız 30 Mart Dahiler ve Üstün Zekâlılar Günü etkinliği Tüm Üstün Zekâlılar Derneği’nin (TÜZDER), Yıldız Teknik Üniversitesi ile birlikte düzenlediği, Boğazhisar Eğitim Kurumları ve Hisar Intercontinental Hospital’ın katkılarıyla şekillenen program “Geleceğimiz için Dahiler ve Üstün Zekâlıların Geleceği ” konusuyla kutladık. Ülkelerin geleceklerine yön veren üstün zekâlı ve dahi çocuklarında artık bir günü var. Coşkun bu programın bu yıl ise 26 Nisan 2014 tarihinde kutlanacağını ifade etti.

Üstün zekâlı çocuklarla ilgili değerlendirme çalışmaları yaptıklarını kaydeden Coşkun sözlerine şöyle devam etti: “ 2012 yılında Boğazhisar Eğitim Kurumları ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Enderun Projesi ile 50 üstün zekâlı ve dahi çocuğa tam zamanlı eğitim bursu sağlayarak onlara uygun eğitim fırsatı sunduk. 2013 yılında ise Enderun Projesinin devamı niteliğinde olan 100 çocuk projesi ile yine üstün zekâlı ve dahi çocuklara tam zamanlı eğitim fırsatı oluşturduk. Bu projelerin takibini üstün zekâlı çocuklara eğitim ortamı sunan ve müfredatını bu yönde zenginleştiren, Türkiye’de ilk defa üstünlere yönelik Gelişim Atölyelerini inşa eden Boğazhisar Eğitim Kurumları ile birlikte yürütmekteyiz.”

ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUKLARI ÖĞRETMENLERİ FARK EDEMİYOR

Tunahan Coşkun, üstün zekâlı çocukların toplum ve eğitim hayatında pek çok problemle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Özellikle okul ortamında anlaşılamayan bu çocukların öğretmenleri tarafından dikkat eksikliği var, ilgisiz, asosyal gibi ifadelerle yaftalanabildiğini dile getiriyor. Bu konuda öncelikle ailelerin birtakım çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayan Coşkun, “Aileler çocuklarının doğru bir şekilde tanılamalarını yaptırmalılar ve akabinde uygun eğitim ortamlarına dâhil etmeliler. Üstün zekâlı çocukların yaşadıkları en büyük problemlerden bir tanesi akran yönünden problem yaşamalarıdır. Bu noktada aileler çocuklarını üstün zekâlı çocukların bulunduğu ortamlara yani özel atölyelere dâhil etmeliler.” diyerek ailelerin üstün zekâlı çocuklarının sorunlarına çözüm getirmek için yapması gerekenlerden bahsetti.
Boğazhisar Eğitim Kurumlarında olduğu gibi zenginleştirilmiş bir eğitim müfredatı, üstün zekalıların ilgilerini çekecek Astronomi ve Gök Bilimi, Genetik, Zekâ ve Akıl Oyunları, Yazarlık, Gastronomi vb. atölye programları, bireysel takip sistemi var ise üstün zekâlıların normal zekâlı çocuklarla birlikte aynı sınıfta eğitim görmesinin problem yaratmayacağını ifade eden Coşkun, “Bütün bu çalışmalardan yoksun salt eğitimin verildiği ortamlarda karma eğitim çok büyük problemlere yol açmaktadır. Bize gelen tanılanmış 3000 civarındaki çocuk üzerinde fazlaca görme fırsatımız oldu.” diye konuştu.
“Üstün zekâlıların eğitim programında müfredat ve program kadar etkili olan hususlardan bir tanesinin de öğretmen tutum ve davranışlarıdır.” diyen Tunahan Coşkun, üstün zekâlı çocuklara eğitim veren öğretmenlerde bulunması gereken özellikleri şöyle sıralıyor: “Üstünlerin öğretmenleri duygusal ve empatik yönden onları anlayabilmelidir. Yenilikleri takip etmeli ve onları uyarlayabilmelidir. Alana ait donanımlı bir bilgiye sahip olmalı ki bu çocukları rahatça anlayabilsin. Esnek bir sınıf ortamı oluşturarak farklı eğitim yöntem ve tekniklerini kullanabilmeli. Farklılaştırma ve zenginleştirme konularında bilgi sahibi olmalı ve onları aktif olarak kullanabilmelidir.”

ÖĞRETMEN VE AİLELER İÇİN EĞİTİM DÜZENLİYORUZ

Üstün zekâlı çocukların ailelerine yönelik pek çok başlık altında eğitimler düzenlediklerini de söyleyen Tunahan Coşkun, İstanbul Aydın Üniversitesiyle birlikte öğretmenler ve aileler için ‘’Zekâ ve Akıl Oyunları Eğitmenliği’’ eğitimi düzenlediklerini belirtti. Bu eğitimin TÜZDER’in en çok önem verdiği eğitimlerden bir tanesi olduğunu dile getiren Coşkun, “üstün zekâlı çocuklar için farklılaştırılmış eğitim programları düzenlemekteyiz. Yine bu dönem başlayacak olan 2 Aralık- 29 Aralık tarihleri arasında başvuruları olacak ve sınırlı kontenjanı olan atölye çalışmalarımız bulunuyor. İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) ile İstanbul’un Avrupa Yakasında yer alan ve Sosyo-ekonomik bakımından dezavantajlı olan pilot ilçelerden tespit edilen üstün zekâlı çocuklarının eğitimi, bu çocukların ailesi ve öğretmenlerinin konuya yönelik bilinç düzeylerinin arttırılması ve gerekli alt yapı (atölye) hizmetlerinin oluşturularak toplumsal hayata aktif katkı sağlayan bireyler olmalarını sağlamayı hedefleyen bir proje çalışmasına da TÜZDER olarak imza attık. ” diye konuştu.
Coşkun, TÜZDER’in üstün zekâlı çocuklara hizmet veren kurumlara yönelik kurumsal danışmanlık faaliyetlerini yürüttüğünü de sözlerine ekledi.

ÜSTÜNLERİN EĞİTİMİ DEVLET POLİTİKASI OLMALI

TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun, son yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte üstün zekâlıların eğitimi ile ilgili ciddi bir ivme kazanıldığını ancak bu çalışmaların yeterli olmadığını vurguluyor. Coşkun, “Özel sektör anlamında üstünlerin eğitimine dair çalışmalar olabilir ancak devlet bünyesinde yapılacak çalışmalar bu anlamda çok büyük önem taşımaktadır. Özellikle Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planına göre yapılacak çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Bu plan ile üstünlerin eğitiminin bir devlet politikası haline gelmesi önemlidir. Çünkü ülkelerin ve milletlerin geleceği bu çocuklarların elinde şekillenecektir. Dünyada söz sahibi ülkelerin uygulamalarına baktığımızda üstünlerin eğitimi bir devlet politikası olarak sürdürülmektedir. Geçmişten beri yapılan portatif çalışmalar ile yol alınmış olsa bile kalıcı bir yol haritası maalesef çizilememiştir. Açılacak üç okul ancak dahi çocukların eğitim almasına karşılık gelebilir çünkü ülkemizde 2011 verilerine göre on bin sekiz yüz yedi üstün zekâlı çocuk bulunmaktadır. Kaldı ki tahmin edilen üstün zekâlı çocuk sayısı altı yüz kırk sekiz bin civarı. Dolayısıyla dahi çocuklar için yeterli ancak üstün zekâlılar için pek mümkün gözükmüyor.” dedi.

ZEKÂ GELİŞTİRİLEBİLİR
Coşkun, zekâ ve yeteneğin birbirinden farklı kavramlar olduğunu belirterek, “Üstün zekâlı olmak üstün yetenekli olmak değildir ya da tam tersi. Yani çok iyi piyano çalıyor ya da resim yapıyor olmanız üstün zekâlı olacağınız anlamına gelmiyor.” diyor.
Zekâ gelişebildiği gibi körelmesinin de mümkün olabildiğini söyleyen Coşkun şunları söylüyor: “TÜZDER bünyesinde yapılan bir çok tanılamada daha önce yapılmış zekâ testlerinde çocukların zekâ puanlarında düşüşler gözlemlenmiştir. Bunun yanında artış da mümkündür. Bununla ilgili yurt dışında yapılmış araştırmalar var. Ülkemizde ise geçen yıl ‟TÜZDER, İstanbul Aydın Üniversitesi ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle 3 devlet okulunda ve bir anaokulunda yürütülen proje kapsamında ilkokul 1. Sınıflara ve anaokuluna devam eden 80 öğrenciye uygulanan Zekâ ve Akıl oyunları atölye çalışmalarının öğrencilerin yetenek ve zekâ skorlarında ilerlemelere neden olduğu tespit edildi. Araştırma sonucunda zekâ ve akıl oyunları atölye çalışmasına katılan her öğrencinin farklı kazanımlar elde ettiği görüldü. Ön test ve son test değerlendirmelerinde tüm değişkenler dikkate alındığında: öğrencilerde Sözel alanda ortalama 6,8; Performans alanında ortalama 7,5 ve Tüm puan alanında ortalama 8 puan artışı olduğu gözlendi.”

ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUK BEBEKKEN AŞIRI HAREKETLİ OLUYOR

Üstün zekâlı çocukların bebeklikten itibaren aşırı hareketlilik gösterdiğini ifade eden Coşkun, üstün zekâlı çocukların diğer özellikleri hakkında şu bilgileri verdi: “Anne-babayı erken tanıma ve gülerek bunu belli etme. Hassas bir bünyeye sahip olma; etiket, battaniye gibi ürünlere reaksiyon gösterme. Erken konuşmaya başlama; örneğin yaşıtları iki kelimeli cümleleri iki yaşında söyleyebilirken onlar bir yaşında söyleyebilirler. Kendi başlarına okumayı öğrenebilir; ancak yazma konusunda bu kadar başarılı olamazlar çünkü kas gelişimleri aynı hızda devam etmez. Kelime hazineleri geniştir; kolay ezberleyip, ezberledikleri şeyleri hafızalarında uzun süre saklayabilirler. Karşısındaki insanların duygu ve düşüncelerini kolayca tahmin edebilirler. Liderlik yetenekleri üst düzeydedir. Rutin işlerden çabuk sıkılırlar ve işleri kendi bildikleri gibi yaparlar. Aşırı duygusal olabilirler. Kendilerinden daha büyük çocuklarla vakit geçirmek isterler. Kitaplara ve görme alanındaki nesnelere karşı aşırı ilgi duyarlar.”

ÜSTÜN ZEKÂLI ÇOCUĞA SAHİP AİLELERİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER

TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun, üstün zekâlı çocukların eğitiminde ailelerin dikkat etmesi gerekenleri üç maddede şöyle açıklıyor:
1) Akran zenginliği yani üstün çocukların kendisi gibi çocuklarla bir arada olması.
2) Zihinsel doygunluk bu genel ve özel alanlarda çocuklara donanımlı bir eğitim fırsatı sunulması.
3) Beceri odaklı eğitim; Çocuğun ilgi ve istidadına göre eğitim atölyeleri sunmak. Bütün bunları yanı sıra üstünlerin eğitiminde çocuğu anlamak ve çocuk olduğunu unutmamak en temek esaslardan birisi olmalıdır. Üstün olmak her şeyi muhteşem bir şekilde başarmak anlamına gelmez. Yine öğretmenlerin de üstün zekâlılarla ilgili bir eğitim geçmişinin olmasına dikkat edilmelidir.
TÜZDER Genel Müdürü Tunahan Coşkun, “Üstün zekâlı çocuklar için farklılaştırılmış eğitim programları düzenlemekteyiz. Yine 26 Nisan 2014 tarihinde gün boyu devam edecek olan “Dahiler ve Üstün Zekalılar Günü” programına tüm TÜZDER takipçilerini davet ediyoruz. Bu yıl yapacağımız programın konsepti “Üstün Zekalılarla Üstün Ufulara” olacak ve İTÜ Maslak yerleşkesinde icra edilecektir.
http://www.egitimtercihi.com/roportaj/12541-uestuen-zekal-cocuklar-oegretmenleri-fark-edemiyor.html




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder